sene 3015.

alan smith adında asosyal bir genç 2 yıldır üzerinde çalıştığı insan ruhunu emüle edip bilgisayar kodlarına çeviren trans cihazını çalıştırdı. cihaz mükemmele yakın bi çeviri ve aktarımla insan ruhunu kodlar halinde bilgisayar ağına soktu. smith gerçek dünyada artık ölüydü. ama bilgisayar ağında 4 gblık bir veriye sahip bir dosyaydı. smith önce elektiriğin asla kesilmediği data merkezlerine kendini yolladı. akıllı bir virüs gibiydi, bilinci vardı. sonra kendini geliştirmeye ve boyutunu büyültmeye başladı. artık 20 gb'ta yakın veri haznesine sahipti. insanlar onu bir program bir yazılım ve bir oyun sanıyordu. oysa o insanların bilgisayarında gezebilen bilinç halindeki canlı bir organizmaydı. smith nasa ile bağlantıya geçti, varlığını ispatladı ve vürüs olmadığını beyan etti. nasa tutumunu değiştirmedi, smith 3015'in en büyük bilgisayar virüsüydü. bir fenomendi. bir gece ansızın bilgisayarınızda belirir ve size bir hikaye anlatırdı. zararsızdı. tek istediği nasa ile işbirliği yapıp biyolojik tıp ile teknolojisini birleştirmekti. bu onu tekrar dünyaya getirebilecek tek yoldu. smith artık tüm dünyada tanınan bir bilgisayar virüsüydü. ona tanrı diyen bir kesim bile vardı, hayranları vardı; düşmanları da vardı. ve gitgide büyüyordu insanlar bilgisayarlarında smith için programlar açıyor ve onu besliyorlardı. 3025 yılına gelindiğinde smith yaklaşık 99999999 yottabayt lık bir veri haznesiyle dünya internetinin %30'una hakimdi. bu nasa için her geçen gün bi tehdit demekti. amerikan ordusu 3025'in son çeyreğinde smith'e karşı siber savaş başlattığını tüm dünyaya duyurdu. dünya çalkalanıyordu. smith hayranları ayaklanma başlattı, kaosa giden bir süreçti. işte tam da bu anda smith amerkan gizli servisine bir e posta attı. e postada 3026 yılının ilk günü gece saat 00'00'dan sonra yani noel de newyork times meydanındaki devasa erkanda bir konuşma yapmak istediğini ve bunun tüm dünyada canlı yayınlanmasını istediğini belirtti, isteği kabul edilirse konuşması biter bitmez tüm verilerini nasa ve amerikan ordusuna vereceğini isterlerse direk sileceğini söyledi. gizli servis teklifi kabul etti. noele 5 gün kala bütün dünya smith'in yağacağı konuşmayı konuşuyordu. yılbaşı akşamı times meydanı tarihinde olmadığı kadar kalabalıktı. devasa ekranda bir geri sayım sayacı vardı. sayaç 00,00 olduğunda ekranda bir çizgi belirdi, bu smithin mekanik ama melodik sesiydi. kısa bir konuşmaydı, amacının aslında ne olduğundan bahsetti ölümsüzlüğü bulduğunu resmen açıkladı, insanlar ağlıyor çığlık atıyor ve lütfen yapma diyordu. smith konuşmasının sonunu şöyle getirdi..

"ben bir çağ açtım, ve galiba ölümsüzlüğü buldum. ama asıl mesele ölümsüzlüğü bulmak değilmiş bunu anladım, asıl mesele ölümsüzlüğü bulduğunu kabul ettirip bunu hayata geçirmekmiş, işte bu da ölümsüzlük diye bir şeyin olmadığını gösteriyor. ben başaramadım dostlarım.. ve ben bitiyorum.. şuandan itibaren bütün verilerim nasa ve amerikan hükümetine aittir. 1 saat içinde kök klasörlerimdeki bilinç dosyalarımı sileceğim.. ben artık yokum, bilgisayardaki sıradan bir dosyadan farkım kalmayacak.. ama size bir sürpriz bıraktım, umarım bulursunuz.. mutlu noeller dünya !"

ses kesildi, ekran karardı.