/i/İnanç

İnanç
  1. 226.
    0
    Panpalar kasmayın herkes geberdiğin De gerçeği Görcek * bukadar insan malmı oruç tutuyo aç kalıyo diğil yani bunları uyarmakla küfür etmekle bi yere varamazsınız o ölünce anlar zaten ama iş işten geçer dkdjsksj
    ···
  2. 227.
    0
    Sakin ol şampiyonn!
    inançsızlığına da inancınada saygımız sonsuz zaten...
    Zaten öyle olmasa sen böyle rahat rahat bu başlığı açamazdın, linç eder giber atarlardı cesedini...
    ···
  3. 228.
    0
    banamı yanıcaksın amk git ne bk yersen ye :D
    ···
  4. 229.
    0
    Amina soktumun annesizleri takma pampa bunlari yuzde 90 ı 13 yasinda ne beklersin yanindan gecsem korkar kacarlar hepsi ben bir muslumanim ama dinde zorlama yoktur kardesim yani bu senin secimin ama tabiki Allah a inanmani isterdim
    ···
  5. 230.
    0
    Ay aşkm yha bnde dnszm oç insnlrdan nfrt edyrm tnslmmı
    ···
  6. 231.
    0
    Senin ananı gibeyim oruspu cocu
    ···
  7. 232.
    0
    Orosbu sıçığı
    ···
  8. 233.
    0
    herkesin kendine bu inanc meselesi zaten zorlama yok ve saygı duyulmak zorunda karsilikli olarak
    ···
  9. 234.
    0
    Günah senin suç senin
    ···
  10. 235.
    0
    Sevimli yüz, yaş on altı, uzunca, toplu beden,
    Gözünde ateş-i hasret, yanar cüdâ köyden.

    Bu ayrılık iki aydır, pederle, maderden,
    O sevdiği, ninesinden ve üç biraderden.

    Omuzda bir halı heybe ki yengesi dokumuş,
    içinde tarhana, bulgur, zavallı anne komuş!

    Başında püskülü kopmuş fes, ince bir tülbent
    Dolanmış öyle; ilerde, sarıklığa namzet!

    Solukça bir kara cübbe, ayakta bir yemeni,
    Bir iştiyak-ı fazilet yakardı sinesini.

    Köyün yanındaki kaynak kadar beyaz berrak,
    Bu kalb-i pak-i vatanda yanan ışıklı firak.

    Nazarlar ufk-ı emelde bir azm ile merkûz,
    Tasavvur ettiği ulviyyet, aşk-ı bâsıra süz.

    Bu aşk Türk’ün özünde şu niyet-i ulvi
    Ki hilkatin bize bahşettiği murad-ı kavi

    Tevarüsen geliyor yadigârı ecdadın!
    Fakat ne çare? Gıdası şu celıl-i bîdadın!

    Elinde Emsile koynunda Mushaf u Tecvid,
    Dilinde fi’il-i taaccüb, binası belde divid

    Hayal-i nasır-ı mansur içinde gâib eri,
    Tefekkür ettiği demlerde zanneder pederi!

    Bu Emsile, iki milyon lügati tasrife
    Medar olan bu muamma gelir mi tarife?

    Bu felsefe, bu cihan o dimağ-ı masumu,
    Harap eder, yaşatır bum-ı cehl-i meşumu,

    Cehl: Bu ianede perverde-i şeriattır,
    Bu lâne ki yeni bir hücre-i meşihattır!

    Düşer şu melanet-i abada bu zavallı kuzu
    Başında rai-yi müşfik olur yaban domuzu

    Emer zemâim-i ahlakı, ilm-i din diyerek
    Bu istihale üç ayda biter, olur bir eşek!

    Bina, Avamil ü izhar içinde tekme atar!
    Maarife o zamandan kızar, söver ve çatar...

    Fıkıhla bahs-i necaset, zekât ü cer ıskat
    Bilindi mi buyurun işte oldu molla sırat!

    Hu medrese denilen kabr-i aşk-ı istidat,
    Zebaniler, doğurur ki maarife cellat

    Şu din-i devlete karşı bu Roksolan kazığı,
    Zavallı millete girmiş bu hanedan kazığı!

    Nasıl sokulduğu geldikçe hatıra yanarım,
    Bu ıztırap ile hissen vatan olur kanarım!

    Gelir hayalime şeklen, büyük, yaman Tıırguû
    Ayaklarında pıranga kürek çeker, mesut

    Bir emr-i harika-peymâ, eder onu tebşir,
    Güler o fırsata karşı, zekâ içinde bu şîr!

    Demiş ki: “Ey Dıragota! Nasılsın? " Andriya,
    Cevabı şu, kısa söz: “Şenle ben kader derya.

    Sen ey! Bu millete şanlar kazandıran Amiral,
    Sen ey! Semaları meşhün-ı aşk olan, ikbal.

    Şafaklar açtı, başımda, o şevket-i mazi,
    Peri-i hande-i derya unuttu, şimdi bizi!

    Bugün, vatan dediğim, şu Mefahir-i giryan
    Ve zıll-i zail-i tarih içinde şu, üryan

    Gezen fecayii görmek, nazar değil bu ateş,
    Sokaklara dökülen ırza halka bari yetiş

    Harap olan köyümüz bir nümunesi vatanın!
    Hesabı yok, ölenin, kahr u gamla aç yatanın

    Hükümet öyle ısırmış ki; milletin canı yok.
    Ve hırs ile dişi kitli Meşihatın kanı çok!

    Bütün bu milleti giryan eden Meşîhat’tir,
    Bu bâb-ı fitne-i fetva cahîm-i zillettir.

    Bunun vücudu bulundukça, Türk'ü sayma adam,
    Ne doğruluk, ne zafer, ne huzur-ı dil-âram!

    Siz ey mefahir-i giryan içindeki ecdat,
    Aman vatan yanıyor Allah aşkına imdat.

    Yetiş şu çıplak ayaklarla, aç gezen çocuğa!
    Muhaceretle, fazahat gören şu yavrucuğa!

    Alıştı hepsi de her bir hakarete eyvah!
    Sebep mi yoksa buna; “Z,a ilahe illallah? ”

    Sebep nedir ki ilahi bu emr-i lâ-yüs’el
    Başımda kışladı, güya sehab-ı kahr ü ecel!

    muhafazidinse şeriat, na işte nedve-i din!
    Nümunesi duruyor, işte mehbet-i telin!

    Bütün fazahatı gördük ulûm şeklinde
    Baharı, bayramı seçtik, gumüm şeklinde

    Yeter! Bu Roksolan’m kurduğu bu kanlı tuzak
    Namazlı, haçlı, oruçlu, bozuk imanlı tuzak.

    Gönüller anladı hakkın, vatanda olduğunu!
    Bugün bu fikr ile verdi şu varını yoğunu!

    Lüzumu yok bana artık, na işte eski dinin!
    Yeter, Azâb-ı Mukaddes içindeki telkin.

    Yukarda cerre giden softaya, verin kalemi,
    Bir aşk-ı şevk ile yazsın bu hiss-i muhteremi.

    Olur bu softaya sermaye ademiyetten
    Vatan o gün uyanır, işte hab-ı gafletten

    Huzur-ı Neyzen’e girdikçe, böyle molla Sırat
    Elindeki şu kavalla, öter durur cart cart.

    Neyzen Teyfik Softa Şiiri .
    Tümünü Göster
    ···