/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 151.
    0
    anlat amk naz yapma
    ···
  2. 152.
    0
    devAM panpa
    ···
  3. 153.
    0
    anlat lan amk liselisi
    ···
  4. 154.
    0
    Hadi panpa bekliyoruz
    ···
  5. 155.
    0
    dıbınakoduğum anlatsana
    ···
  6. 156.
    +4
    110 kiloluk birini nasıl saklayabilirdim? Babam üvey oğlunu öldürdüğümü öğrenirse kötü olurdu, zaten evinde sığıntı gibiydim.
    Biraz düşündükten sonra gözüme baza takıldı.
    Benim bazama sığmazdı tek kişilikti babamın yatak odasına kadar sürükledim cesedi ardından bazayı açıp içine cesedi zor bela yerleştirdim sonra sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi odamı toplayıp, uzandım yatağıma kulaklığı takıp sakin olmaya çalıştım.
    Bir kaç saat sonra babam geldi yanında o kaltak ile birlikte güle eğlene içeri girdiler babam odama geldi bir şeyler söyledi kulaklığı çıkardım Abini gördün mü telefonunu aradık açmadı dedi bende birincisi o benim abim filan değil ikincisi ben onun bekçisi miyim? dedim peder dıbına koduğumun çocuğu deyip odadan çıktı korkudan kalbim içeride takla atmıştı soğukkanlılıkla bu anıda atlatmıştım.
    Ama aklıma takılan birşey vardı o ceset sürekli orada kalamazdı cesedi yok etmem lazımdı.
    ···
  7. 157.
    0
    Anlat kardesim dinliyoruz
    ···
  8. 158.
    0
    anlatsana amk
    ···
  9. 159.
    0
    110 kiloyu surukleyemezsinki amk
    ···
  10. 160.
    +2
    Tüm gün canını aldığım, o huur çocuğunu aradılar.
    "Arkadaşındadır herhalde" deyip kendilerini rahatlatmaya çalışıyolardı.
    Ruhunu azraile hediye ettiğimi bilseler kıyameti koparırlardı.
    Bugünü atlatıp, cesedi yok etmem lazımdı.
    Ama önce babamı ve çok kıymetli eşini evden uzaklaştırmam lazımdı.
    Nasıl yaparım diye düşünmeye başladım.
    Yarım saat düşündükten sonra bir yol buldum.
    Tencerede yemek vardı ve evdekiler hala yemek yememişti.
    Usulca odadan çıkıp mutfağa yöneldim.
    Tezgahın altındaki tuz ruhunu, çorbanın içine boca ettim.
    Derken birden içeri babam girdi.
    Elimdeki şişeyi tezgahın altına attım.
    "Ooo odandan çıkabilmişsin." dedi ironik bir şekilde.
    "Susayınca çıkıyorum." dedim.
    "Dalga mı geçiyosun lan benimle?
    zaten sinirliyim gibtir git odana." diye çemkirdi.
    Bişey demedim odama doğru yürümeye başladım.
    O sırada babam içeriye doğru seslendi
    "olay acıktım ben."
    Cevap gelmedi.
    Daha yüksek sesle bir daha bağırdı.
    "olay sana diyorum."
    Olay odadan çıkıp mutfağa yöneldi.
    Geçerken ters ters baktı.
    Mutfağa girdi.
    Çorbayı ısıtmak için ocağa koydu.
    Planım işliyordu.
    Çorbayı içmelerini beklemeye koyuldum.
    Çatal kaşık seslerinden sofrayı kurdularını anladım.
    Ve beklemeye başladım.
    Babam içeriden bağırdı "arda gel yemek ye."
    "yedim ben." diye seslendim.
    Ardından kapıyı dinlemeye koyuldum.
    "önce çorba mı istersin?" dedi olay.
    "koy işte bişey." dedi babam sinirliydi.
    "ne bağırıyosun?" dedi olay.
    "veledin yüzünden! kim bilir ne bela getircek yine başımıza." dedi köpürmüştü iyice
    olay sustu.
    Birkaç dakika sessizlik sürdü.
    Ardından babam "bu çorba garip kokuyor." dedi.
    Olay "Yine mi? işkembe çorbası o tabi kokacak." dedi sinirli bir şekilde
    "Adam akıllı yemek yapmazsın ki!
    neyse yiyecez yapmışsın o kadar." dedi ve bir kaşık aldı.
    Kapının deliğinden izliyordum.
    Çorbanın sıcaklığından olsa gerek tuz ruhunu tadını almadı.
    Her ikiside hızlı hızlı içtiler çorbalarını.
    Çok az bir süre sonra olay çığlık attı.
    "Adem ölüyorum ben." dedi.
    Babama pek işlememişti tuz ruhu.
    "bozuk çorbayı yedirdin bize!" diye kızdı önce ardından çar çabuk çıktılar evden.
    ···
  11. 161.
    +1
    Evden çıktıkları an yatak odasına koştum. Babamın eski bir pikap arabası vardı. Anahtarlar hala aynı yerdemi diye kontrol ettim. Evet burdaydıylar. Aşağı inip çalışıp çalışmadığını kontrol ettim. Yakıtı az kalmıştı yalnızca. Onuda yolda hallederim diye düşündüm. Cesedi halıya sarıp sürükleye sürükleye garaja indirdim. Komşular görmemiştir umarım diye iç geçirdim. Zar zor arabanın kasasına yerleştirdim cesedi. Ardından arabayı çalıştırıp yola çıktım. Lavanta gölü vardı 10 km uzakta hemen yanıbaşında ise dedemin balıkçı kulübesi. Oraya gidiyordum. Benzinliğe doğru ilerkerken telefonum çaldı, arayan babamdı. -Alo +dıbına koyduğumun çocuğu! -Noldu baba ne bu öfke? +Çorbaya tuz ruhu dökmüşsün! -Saçmalama baba o kadar da değil. +Eve gelince hesaplaşcaz seninle. Ha bu arada bu gece burada kalmak zorundaymışız. Adam akıllı dur bi binlik yapayım deme. Kapattı telefonu ardından. Plan tam istediğim gibi işliyordu. Benzinlikten çıkıp göle ulaştım. Dikkat çekmesin diye farları kapatıp kulübeye doğru ilerliyodum. Çok az kalmıştı ki bir çığlık duydum. Bir kadın çığlığı...
    ···
  12. 162.
    +1
    "Ne olur yapma!
    yalvarırım yapma!" diye çığlık atıyordu kadının biri.
    Biraz daha yaklaştıktan sonra sesin kulübeden geldiğini farkettim.
    Arabayı biraz geriye çekip indim arabadan.
    Koltuğun altından levyeyi alıp usul usul kulübeye yaklaştım.
    Kulübenin arka tarafında ufak bir delik vardı.
    Oradan içeriye göz attım.
    Adamın biri,
    genç bir kıza sahip olmaya çalışıyordu.
    Kız çığlık atıp ve engel olmaya çalışsa da pek başarılı değildi.
    Bir şeyler yapmam lazımdı.
    Hemen bir plan yaptım.
    Ağacın arkasına geçip kulübenin cdıbına taş attım.
    Cam tuzla buz olmuştu.
    Hemen çalıların arasına saklandım.
    Adam kulübeden çıktı.
    Elinde tüfek vardı.
    "Kim var orada?" dedi tok sesiyle.
    Nefes dahi alamıyordum.
    bana doğru gelmeye başladı,
    Ağaçların arkasını kontrol ediyordu.
    Kulübenin önüne doğru bir taş attım.
    Arkasını döner dönmez kafasına levyenin çentikli kısmını geçirdim.
    Acı içinde bağırarak yere düştü.
    Ayağımla üstüne bastırdım ve levyeyle kafatasını kırdım.
    Çığlıkları, kızın çığlıklarına karışıyordu.
    Beyni apaçık ortadaydı.
    Levyeyi kafa tasından söküp bir kere daha vurdum.
    Kan fışkırdı suratıma.
    Adam ölmüştü.
    Yüzümdeki kanı silip,
    kulübeye yaklaştım.
    Kulübenin kapısından yarı çıplak kızla göz göze geldik.
    "Ne olur beni öldürme!" diye ağlıyordu.
    Elimdeki levyeyi kenara fırlatıp yanına gittim.
    Elleri demir yatağa bağlıydı.
    Yaklaşınca canını yakacağımı düşünüp gözlerini yumdu.
    Nazikçe ellerini çözdüm.
    Hala korkuyordu.
    Ellerinin çözüldüğünü hissedince kaçmaya çalıştı.
    Kolundan yakaladım.
    "Merak etme sana zarar vermem." dedim.
    "Ne istiyosun benden bırak gideyim." dedi ağlamaklı ses tonuyla.
    "Önce ne olduğunu anlat." dedim.
    Ağlamaya başladı.
    "Arkadaşımdan çıkıp eve gidiyodum,
    ara sokaktan geçerken bir adam ağzımı kapattı.
    Sonra yarı çıplak şekilde burada buldum kendimi.
    Ne olur bırak beni gideyim!" dedi ağlayarak.
    "Merak etme bırakcam seni, ama öncelikle yardım etmen lazım bana."
    ···
  13. 163.
    +1
    "Ederim.
    Yeter ki bırak beni." dedi yine titrek bir sesle.
    "Üstüne bişey giy öyleyse.
    Yalnız uyarıyorum kaçmaya çalışırsan o sapık herife yaptığımın aynısını sana da yaparım.
    Kaybedecek bişeyim yok aklında olsun!" dedim tehditkar bir biçimde.
    "Tamam." dedi sesi titriyodu.
    Kulübenin içinden bir kucak kereste aldım.
    Kızda üstünü giyip yanıma geldi.
    "Cesedi buraya getir." dedim.
    Adamın parçalanmış kafasını görünce kustu.
    "Kusmayı bırak ve dediğimi yap. yoksa sonun onun gibi olur!" diye bağırdım.
    Çok soğukkanlı davranıyordum.
    Sanki daha önce can almış gibiydim.
    Kız ağlaya ağlaya sürükledi cesedi.
    Keresteleri etrafına koyup ölçü aldım.
    "Gel benimle!" dedim ardından.
    Kasandan halıyı çekip tut ucunu dedim.
    Çok ağırdı zar zor tuttu.
    Diğer cesedin yanına koyduk onuda.
    "Al şu kovaları gölden su getir buraya!" dedim.
    Çok korkuyodu ama mecburen yapıyodu dediklerimi.
    Keresteleri birleştirip iki kutu yapmıştım.
    Kızda suları getirmişti.
    Kulübeden üç torba çimento getirdim.
    Kulübeyi tamir edecektik bu yaz.
    Her türlü araç gereci alıp koymuştuk kulübeye.
    Adamı öldürdüğüm yere gidip, toprağın kanlı kısmını alıp bir yığın haline getirdim.
    Üstüne çimento torbalarını boşalttım.
    Toprakla çimentoyu karıp, harç yaptım.
    Keresteleri birbirlerine çakıp kutu haline getirdim.
    Biraz büyük yapmıştım.
    ilk önce altını harçla doldurdum.
    Ardından adamı içine koyup üstüne harç attım.
    Ardından aynı işlemi üvey kardeşim içinde yaptım.
    Kızla birlikte,
    hazırladığım kalıpları kulübeye taşıdım.
    Beton donana kadar,
    göz önünde olmamalıydı kalıplar.
    iki kalıbıda sedirlerin altına sakladım.
    "Sakın yerinden kıpırdama!" diye uyardım kızı.
    Arabayı kulübenin önüne çektim.
    Kulübeye tekrar döndüm.
    Kız hala ağlıyordu.
    Kırık camı tahta çakarak kapattım.
    Ardından kızın karşına oturdum.
    "Adın ne senin?" diye sordum.
    Korkudan titriyordu kız "Buse." dedi usulca.
    Şoka girmiş gibiydi ama sakinleşmişti.
    "Dokundu mu sana?" dedim sakin bir ses tonuyla güvenini kazanmaya çalışıyordum.
    "Üstümdekileri çıkarmaya çalışıyordu.
    O sırada cam kırıldı,
    beni bırakıp dışarı çıktı işte." dedi ağlamak üzereydi.
    "Geberttim o bini." dedim sinirli bir şekilde.
    "Teşekkür ederim." dedi.
    Çok tatlı bir kızdı.
    Yüzüme bakamıyordu,
    Korkuyordu herhalde.
    "Korkma sana zarar vermem ben.
    Bu kulübe dedemin.
    O yüzden buradayım." dedim ses tonuma dikkat ediyordum.
    Onu kazanmak istiyordum çünkü.
    "Peki o ceset?" dedi sesi titreyerek.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 164.
    +1
    sonunda geldin koca yürekl, katil reyiz
    ···
  15. 165.
    +1
    Cesetleri nasıl yok edecek? Biliyorsun, takipteyim
    ···
  16. 166.
    +1
    "O ceset benim üvey kardeşim." dedim cesede bakarak.
    "Anneme haraket etti,
    bende öldürdüm.
    öfkenin seni nereye zütüreceği belli olmuyo.
    buradayım işte"
    Kafasını kaldırıp bana baktı.
    "iyiki buradasın." dedi sakin bir sesle.
    Güvenini kazanmış gibiydim.
    Güzel bir kızdı.
    Masumdu.
    Olmaması gereken bir yerdeydi.
    içimi bir sıcaklık kapladı.
    "Gidebilirsin." dedim.
    Arkasını dönüp cesetlere baktı.
    "Ya onlar?"
    "Ben hallederim merak etme." dedim endişeli görünüyordu.
    "Araba kullanmayı biliyo musun?" diye sordum kafasını salladı.
    "Anahtarlar kulübede.
    Arabayı al ve git buradan.
    Bugün burada olanları da unut.
    Ve hayatına kaldığın yerden devam et.
    Yanında kesici alet veya biber gazı taşı.
    Dikkat et kendine.
    Umarım daha uygun bir zamanda yeniden tanışırız... " dedim güldü.
    "Çok isterim." dedi.
    Biraz önce tir tir titreyen o,
    şimdi oldukça sakindi.
    Kulübeden anahtarları alıp arabaya doğru yürüdü.
    Kapıyı açmadan önce "Teşekkür ederim." dedi
    "yani beni kurtardığın için."
    Ardından arabayı çalıştırıp uzaklaştı.
    içimde garip bir his vardı.
    kaybolana dek arabayı izledim.
    Arabanın silüeti,
    karanlık tarafından yutulunca kulübeye döndüm.
    Elim yüzüm kan içindeydi.
    Elimi yüzümü yıkadım iyice.
    Ardından dışarı çıktım.
    Kan izi var mı diye araştırdım el feneri ışığında.
    Yoktu.
    Kulübeye geçip üstümdekileri çıkardım.
    Dedeminkilerden giydim.
    Çıkardıklarımı ise şömide yaktım.
    Betonun donmasını beklemeye koyuldum.
    Uyuya kalmışım.
    Tok bir sesle uyandım.
    "Usta... Usta... " şeklinde sesleniyordu birisi kapıyı yumruklayarak.
    Gözlerimi avuşturarak çıktım dışarı.
    "Buyur abi." dedim kapının girişindeki adama.
    "Yaşlı bir amca vardı burada.
    ona bakmıştım." dedi afallayarak.
    "Köyde abi dedem.
    buyur ben yardımcı olayım." dedim baştan aşağı süzdü beni.
    "Neyse farketmez.
    Bu kulübeyi kiralamak istiyorum.
    Dedenle konuşmuştuk.
    Kamp yapcaz bir hafta burada.
    Al buda paran." diyerek bi deste paea uzattı.
    "Paranı cebine koy abi.
    Çünkü sizin iş yattı.
    Ben kalcam bi kaç gün burada.
    Başka zaman artık." dedim.
    Adam bozuldu.
    "Olur mu ya?
    O kadar plan yaptık arkadaşlarla." dedi ısrarcı bir şekilde.
    "Yapacak bir şey yok abicim.
    Ben varım burada, dedem yok.
    Bana da haber vermeliydiniz.
    Başka zaman artık." dedim.
    Adamın keyfi kaçmış gibiydi.
    "Kapora vermiştim dedene,
    onu ver o zaman." dedi hafif sinirlenmiş gibiydi.
    "Kendinden alırsın üzerimde nakit yok." diyip kapattım kapıyı.
    Tekrar tıklattı kapıyı.
    Açtım.
    "Şimdi istiyorum." dedi sorun çıkarmaya çalışıyor gibiydi.
    "Dedem çanakkalede gidip alabilirsin." dedim.
    Elini yumruk yaptı.
    "Kavga etmek mi istiyorsun?" dedim eline bakarak.
    "Değmezsin." deyip arabasına binip gitti.
    kapıyı kapatıp içeri geçtim.
    Betonları kontrol ettim.
    Donmuşlardı.
    Havanın kararmasını beklemek zorundaydım.
    O zamana kadar,
    Kayığı gölün kenarına çekmekle uğraştım.
    ardından kulübeye gidip kürekleri aldım.
    Döndüğümde şok oldum.
    Geri gelmişti.

    Uzaktan beni izliyordu.
    Bir heyecanla gittim yanına.
    "Neden geldin buraya." dedim sinirli bir şekilde.
    Memnundum ama bu şekilde davranmak zorundaydım.
    "Dün yaptığın iyilikten sonra, seni burada yalnız bırakamazdım." dedi.
    Mutlu olmuştum.
    "Sana yiyecek bir şeyler getirdim." dedi elindeki poşeti göstererek.
    "Kulübeye bırak ve git." dedim.
    Aslında gitmesini hiç istemiyordum.
    Ama iki kişinin canını alan ben,
    onada zarar verebilirdim.
    Onu korumaktı amacım.
    "Gitmiyorum." dedi bağırarak.
    "Deli misin sen kızım?
    Aklını mı yitirdin?
    Dün neler yaptığımı gördün.
    Korkmuyor musun benden?" dedim sinirli bir şekilde.
    Kafasını öne eğdi.
    "Benim için yaptın.
    Kurtardın beni.
    Yanında olmak istiyorum." dedi ağlamaklı bir tonda.
    içime işlemişti sanki sözleri.
    "Tamam istediğin olsun." dedim.
    Gülümsedi.
    Kulübeye girdi.
    Hava yaralanmışcasına kan kırmızıydı.
    Güneş elini eteğini çekmişti dünyadan.
    Karanlık hakimdi artık.
    içeri kalıplardan birini almaya girdim.
    Masanın üzeri yiyecek doluydu.
    "Karnın acıkmıştır.
    Önce yemek ye, sonra kurtuluruz cesetlerden." dedi bişey söylemedim.
    Oturdum masaya.
    Tam ilk lokmayı almıştım ki.
    Kapı vuruldu.
    "Aç polis!"

    Buseyle göz göze geldik.
    "Bana ihanet mi ettin?" dedim fısıltıyla.
    "Hayır ben bişey yapmadım." dedi.
    kapı tekrar vuruldu.
    "Aç kapıyı polis!"
    Kapıya yöneldim.
    buse kolumu tuttu.
    "Açma!" dedi.
    Kolumu kurtarıp kapıyı açtım.
    "Buyrun memur bey?" dedim.
    Yanında kulübeyi kiralamak isteyen adam vardı.
    "Bey efendiyi gasp etmişsiniz." dedi polis.
    "Gasp mı?" deyip güldüm.
    Adam polisin arkasına geçip "kaporamın üstüne yattılar memur bey şikayetçiyim." dedi.
    Polis "Duydunuz?" dedi ikaz eder şekilde.
    "Ne kadardı bu kapora?" diye sordum.
    "Elli lira!" dedi adam bastım kahkahayı.
    "Bir saniye." deyip içeri girdim.
    Cüzdanımdan 100 lira alıp dışarı çıktım.
    O sıra buseyi gördüler.
    "Bakın memur bey fuhuşta yapıyo bu adi gaspçı!" dedi sinirlendim.
    "Ne diyodun lan sen!" deyip üstüne yürüdüm.
    Polis araya girdi.
    "Sakin olun beyefendi." dedi biraz duraksadı ardından "Bu hanımefendi kim?" diye sordu.
    Buse yanımıza geldi.
    "Nişanlısıyım memur bey." dedi yanağıma bir buse kondurdu sonra.
    Çok şaşırmıştım.
    Ama belli etmiyordum.
    Adama parayı uzatıp.
    "Elliydi dimi kapora?
    Al sana 100 lira.
    Seni bir daha buralarda görmiyim sakın!" dedim.
    Poliste hak vermiş olacak ki.
    "Beyefeniyi duydunuz.
    Rahatsız etmeyin bir daha." dedi adama.
    adamın kıpkırmızı olmuştu utancından.
    Ardından arabalarına binip gittiler.
    Kapıyı kapatıp içeri girdim bende.
    Yanağımı tutarak "Teşekkür ederim." dedim.
    Gülümsedi
    "Rica ederim.
    Senin yaptığının yanında hiçbir şey bu."
    Mutlu olmuştum.
    Sanırım hoşlanmıştı benden.
    Ama kim bir katilden hoşlanır ki?
    Tümünü Göster
    ···